Bu soruyu açıklamak için Kara Taş’ın (Hacerü’l-Esved) Kabe’den kaybolmasını (318 Hicri) ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
İsa Mesih’in A.S. çarmıhta öldüğünü inkar edenler genellikle Nisa Suresi 157. ayetten alıntı yaparlar.
Ve «Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük» demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.
Nisa Suresi 4:157
İsa Mesih Öldürüldü mü?
İsa Mesih’in ölmediğini söylemediğine dikkat edin. Yahudilerin onu öldürmediğini söyler ki bu farklıdır. İncil, Yahudilerin Peygamber’i tutukladığını ve Başrahip Kayafa’nın onu sorguladığını kaydeder, ancak:
Sabah erkenden Yahudi yetkililer İsa’yı Kayafa’nın yanından alarak vali konağına götürdüler. Dinsel kuralları bozmamak ve Fısıh yemeğini yiyebilmek için kendileri vali konağına girmediler.
Yuhanna 18:28
Pilatus Roma valisiydi. Roma işgali altında olan Yahudilerin infaz yetkisi yoktu. Pilatus daha sonra peygamberi Romalı askerlere verdi.
Bunun üzerine Pilatus İsa’yı, çarmıha gerilmek üzere onlara teslim etti.
Yuhanna 19:16
Yani onu çarmıha geren Yahudiler değil Roma hükümeti ve Roma askerleri oldu. Peygamberin öğrencilerinin Yahudi liderlere yönelik suçlaması şuydu:
İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı, atalarımızın Tanrısı, Kulu İsa’yı yüceltti. Siz O’nu ele verdiniz. Pilatus O’nu serbest bırakmaya karar verdiği halde, siz O’nu Pilatus’un önünde reddettiniz.
Elçilerin İşleri 3:13
Yahudiler onu Romalılara teslim ettiler ve onu çarmıha gerdiler. Çarmıhta öldükten sonra cesedi bir mezara yerleştirildi.
İsa’nın çarmıha gerildiği yerde bir bahçe, bu bahçenin içinde de henüz hiç kimsenin konulmadığı yeni bir mezar vardı. O gün Yahudiler’in Hazırlık Günü’ydü. Mezar da yakın olduğundan İsa’yı oraya koydular.
Yuhanna 19:41-42
Nisa Suresi 157. ayet Yahudilerin İsa Mesih’i çarmıha germediklerini söyler. Bu doğrudur. Romalılar çarmıha germişlerdir.
Meryem Suresi ve peygamberin ölümü
Meryem Suresi İsa Mesih’in ölüp ölmediğini netleştirir.
“Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).” Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur.
Meryem Suresi 19:33-34
Bu açıkça İsa Mesih’in yaklaşan ölümünü öngördüğünü ve onun hakkında konuştuğunu belirtir, İncil’de şöyle yazılmıştır .
‘O’nun yerine Yahuda öldürüldü’ Teorisi
Yahuda’nın İsa Mesih’e benzetildiğine dair yaygın bir teori var. Sonrasında Yahudiler (artık İsa’ya benzeyen) Yahuda’yı tutukladılar, Romalılar Yahuda’yı (hala İsa’ya benzeyen) çarmıha gerdiler ve sonunda Yahuda gömüldü (İsa’ya benzemeye devam ediyor). Bu teoride İsa Mesih ölmeden direk cennete gitmiştir. Ne Kur’an ne de İncil hiçbir yerde böyle ayrıntılı bir planı tanımlamasa da, yaygın olarak desteklenmektedir. Öyleyse bu teoriyi inceleyelim.
Tarihi kayıtlarda İsa Mesih
Laik tarih, İsa Mesih’e ve ölümüne birkaç referans kaydeder. İkisine bakalım. Romalı tarihçi Tacitus, MS 65’te Roma İmparatoru Nero’nun İsa’nın ilk takipçilerine nasıl zulmettiğini kaydederken İsa Mesih’e gönderme yapmıştır. Tacitus şöyle yazmıştır:
‘Nero .. genel olarak Hıristiyan denen ve muazzamlıklarından nefret edilen şahısları en üstün işkencelerle cezalandırıldı. İsim babası Christus, Tiberius döneminde Yahudiye’nin vekili Pontus Pilatus tarafından öldürüldü; ancak bir süre bastırılan zararlı hurafeler, sadece fitnenin doğduğu Yahudiye aracılığıyla değil, Roma şehri aracılığıyla da patlak verdi.’
Tacitus. Annals XV. 44
Tacitus İsa Mesih’i aşağıdaki liste ile onaylar:
- 1) tarihi bir kişi;
- 2) Pontus Pilatus tarafından ölüme mahkum edilmiş;
- 3) İsa Mesih peygamberin ölümünden sonra Yahudiye’de (Yeruşalim) takipçileri hareketlerine başladı,
- 4) MS 65’te (Nero zamanı) Yahudiye’den Roma’ya yayıldılar, böylece Roma İmparatoru onları durdurmak zorunda hissetti.
Josephus, birinci yüzyılda Yahudi tarihi hakkında yazan bir Yahudi askeri lider / tarihçiydi. Bunu yaparak İsa Mesih’in hayatını şu sözlerle özetledi:
‘Bu sırada bilge bir adam vardı… İsa. … iyi ve … erdemliydi. Yahudiler ve diğer milletlerden birçok kişi onun öğrencisi oldu. Pilatus O’nu çarmıha gerilmeye ve ölmeye mahkum etti. Ama onun öğrencisi olanlar onu terk etmediler. Çarmıha gerildikten üç gün sonra onlara göründüğünü ve yaşadığını söylediler ‘
Josephus. M.S. 90. Antiquities xviii. 33
Josephus İsa Mesih’i aşağıdaki liste ile onaylar:
- 1) İsa Mesih var oldu,
- 2) Dini öğretmendi,
- 3) Roma valisi Pilatus onu ölüme mahkum etti,
- 4) Öğrencileri hemen ardından İsa Mesih’in dirilişini ilan ettiler.
Bu tarihsel kayıtlardan, peygamberin ölümünün, müritlerinin Roma dünyasına dirilişini ilan etmesiyle bilinen, tartışmasız bir olay olduğu anlaşılıyor.
Kutsal Kitap’tan tarihsel geçmiş
İncil’deki Elçilerin İşleri kitabı, İsa Mesih’in çarmıha gerilmesinden birkaç hafta sonra Yeruşalim’de, Tapınakta, İsa Mesih’in dirilişi öğrencileri tarafından ilan edildiğinde yaşananları şöyle kaydeder…
Kâhinler, tapınak koruyucularının komutanı ve Sadukiler, halka seslenmekte olan Petrus’la Yuhanna’nın üzerine yürüdüler. Çünkü onların halka öğretmelerine ve İsa’yı örnek göstererek ölülerin dirileceğini söylemelerine çok kızmışlardı. Onları yakaladılar, akşam olduğu için ertesi güne dek hapiste tuttular. Ne var ki, konuşmayı dinlemiş olanların birçoğu iman etti. Böylece imanlı erkeklerin sayısı aşağı yukarı beş bine ulaştı. Ertesi gün Yahudiler’in yöneticileri, ileri gelenleri ve din bilginleri Yeruşalim’de toplandılar. Başkâhin Hanan’ın yanısıra, Kayafa, Yuhanna, İskender ve başkâhin soyundan gelen herkes oradaydı. Petrus’la Yuhanna’yı huzurlarına getirtip onlara, “Siz bunu hangi güçle ya da kimin adına dayanarak yaptınız?” diye sordular. O zaman Kutsal Ruh’la dolan Petrus onlara şöyle dedi: “Halkın yöneticileri ve ileri gelenler! Eğer bugün bir hastaya yapılan iyilik nedeniyle bizden hesap soruluyor ve bu adamın nasıl iyileştiği soruşturuluyorsa, hepiniz ve bütün İsrail halkı şunu bilin: Bu adam, sizin çarmıha gerdiğiniz, ama Tanrı’nın ölümden dirilttiği Nasıralı İsa Mesih’in adı sayesinde önünüzde sapasağlam duruyor. İsa,
‘Siz yapıcılar tarafından hiçe sayılan,
Ama köşenin baş taşı durumuna gelen taş’tır.
Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.” Kurul üyeleri, Petrus’la Yuhanna’nın yürekliliğini görüp de bunların eğitim görmemiş, sıradan kişiler olduklarını anlayınca şaştılar ve onların İsa’yla birlikte bulunduklarını farkettiler. İyileştirilen adam, Petrus ve Yuhanna’yla birlikte gözleri önünde duruyordu; bunun için hiçbir karşılık veremediler. Kurul üyeleri onlara dışarı çıkmalarını buyurduktan sonra durumu kendi aralarında tartışmaya başladılar. “Bu adamları ne yapacağız?” dediler. “Yeruşalim’de yaşayan herkes, bunların eliyle olağanüstü bir belirti gerçekleştirildiğini biliyor. Biz bunu inkâr edemeyiz. Ama bu haberin halk arasında daha çok yayılmasını önlemek için onları tehdit edelim ki, bundan böyle İsa’nın adından kimseye söz etmesinler.”
Elçilerin İşleri 4:1-17Bunun üzerine, kıskançlıkla dolan başkâhin ve yanındakilerin hepsi, yani Saduki mezhebinden olanlar, elçileri yakalatıp devlet tutukevine attırdılar. Ama geceleyin Rab’bin bir meleği zindanın kapılarını açıp onları dışarı çıkarttı. “Gidin! Tapınağa girip bu yeni yaşamla ilgili sözlerin hepsini halka duyurun” dedi. Elçiler bu buyruğa uyarak gün doğarken tapınağa girip öğretmeye başladılar.
Başkâhin ve yanındakiler gelince Yüksek Kurul’u, İsrail halkının bütün ileri gelenlerini toplantıya çağırdılar. Sonra elçileri getirtmek için tutukevine adam yolladılar. Ne var ki, görevliler zindana vardıklarında elçileri bulamadılar. Geri dönerek şu haberi ilettiler: “Tutukevini kilitli ve tam bir güvenlik altında, nöbetçileri de kapılarda durur bulduk. Ama kapıları açtığımızda içerde kimseyi bulamadık!” Bu sözleri işiten tapınak koruyucularının komutanıyla başkâhinler şaşkına döndüler, bu işin sonunun nereye varacağını merak etmeye başladılar.
O sırada yanlarına gelen biri, “Bakın, hapse attığınız adamlar tapınakta dikilmiş, halka öğretiyor” diye haber getirdi. Bunun üzerine komutanla görevliler gidip elçileri getirdiler. Halkın kendilerini taşlamasından korktukları için zor kullanmadılar.
Elçileri getirip Yüksek Kurul’un önüne çıkardılar. Başkâhin onları sorguya çekti: “Bu adı kullanarak öğretmeyin diye size kesin buyruk vermiştik” dedi. “Ama siz öğretinizi Yeruşalim Kenti’nin her tarafına yaydınız. İlle de bizi bu adamın kanını dökmekten sorumlu göstermek istiyorsunuz.” Petrus ve öbür elçiler şöyle karşılık verdiler: “İnsanlardan çok, Tanrı’nın sözünü dinlemek gerek. Atalarımızın Tanrısı, sizin çarmıha gererek öldürdüğünüz İsa’yı diriltti. İsrail’e, günahlarından tövbe etme ve bağışlanma fırsatını vermek için Tanrı O’nu Önder ve Kurtarıcı olarak kendi sağına yükseltti. Biz, Tanrı’nın kendi sözünü dinleyenlere verdiği Kutsal Ruh’la birlikte bu olayların tanıklarıyız.” Kurul üyeleri bu sözleri işitince çok öfkelendiler ve elçileri yok etmek istediler. Ama bütün halkın saygısını kazanmış bir Kutsal Yasa öğretmeni olan Gamaliel adlı bir Ferisi, Yüksek Kurul’da ayağa kalktı, elçilerin kısa bir süre için dışarı çıkartılmasını buyurarak kurul üyelerine şunları söyledi: “Ey İsrailliler, bu adamlara yapacağınızı iyi düşünün! Bir süre önce Tevdas da kendi kendisiyle ilgili büyük iddialarda bulunarak başkaldırdı. Dört yüz kadar kişi de ona katıldı. Ama adam öldürüldü, izleyicilerinin hepsi dağıtıldı, hareket yok oldu. Ondan sonra, sayım yapıldığı günlerde ortaya çıkan Celileli Yahuda, pek çok insanı ayartıp peşine taktı. Ama o da öldürüldü ve izleyicilerinin hepsi darmadağın oldu. Şimdi size şunu söyleyeyim: Bu adamlarla uğraşmayın, onları rahat bırakın! Çünkü bu girişim, bu hareket insan işiyse, yok olup gidecektir. Yok eğer Tanrı’nın işiyse, bu adamları yok edemezsiniz. Hatta kendinizi Tanrı’ya karşı savaşır durumda bulabilirsiniz.” Kurul üyeleri Gamaliel’in bu öğüdünü kabul ettiler. Elçileri içeri çağırtıp kamçılattılar ve İsa’nın adından söz etmemelerini buyurduktan sonra salıverdiler. Elçiler İsa’nın adı uğruna hakarete layık görüldükleri için Yüksek Kurul’un huzurundan sevinç içinde ayrıldılar.
Elçilerin İşleri 5:17-41
Yahudi liderlerin mesajlarını durdurmak için nasıl büyük çaba sarf ettiklerine dikkat edin. Bugün yeni hareketlerden korkan hükümetler gibi, onlar da onları durdurmak için öğrencileri tutukladılar, tehdit ettiler, dövdüler ve sonunda (bazı) öğrencileri öldürdüler. Bu öğrenciler mesajlarını, İsa Mesih’in görünüşüne sahip birinin sadece birkaç hafta önce alenen idam edildiği ve gömüldüğü Yeruşalim’de ilan ettiler. Ama kim idam edilmişti? Peygamber mi? Yoksa ona benzetilmeye çalışılmış olan Yahuda mı?
Alternatiflere bakalım ve neyin mantıklı olduğuna bakalım.
İsa Mesih’in bedeni ve mezar
Mezarla ilgili sadece iki seçenek var. Mezar ya boştu (empty ) ya da peygambere benzeyen bir ceset içeriyordu. Başka seçenek yoktur.
Yahuda’nın peygambere benzetilmesine dair teoriye bakalım. İsa’nın yerine çarmıha gerildiğini ve ardından (peygambere benzeyen) bedeninin mezara yerleştirildiğini varsayalım. Şimdi de tarihte gerçekleştiğini bildiğimiz sonraki olayları düşünün. Josephus, Tacitus ve Elçilerin hepsi bize, öğrencilerin Yeruşalim’de mesajlarına başladığını ve oradaki yetkililerin çarmıha gerilmeden kısa bir süre sonra (peygambere benzeyen Yahuda’nın – çünkü biz bu teoriyi varsayıyoruz) öğrencilerinin mesajına karşı güçlü bir eylemde bulunduklarını söylüyorlar. Ancak bu teori, Yahuda’nın ölü kaldığını kabul ediyor. Bu teoride, beden mezarda kaldı (ancak yine de peygambere benzemesi için dönüştürüldü). Öğrenciler, hükümet, Tacitus, Josephus – herkes – yanlışlıkla bedenin peygamberin bedeni olduğunu düşüneceklerdi ama gerçekte Yahuda’nın (peygamber gibi görünen) cesediydi.
Bu teori bir soru sorulmasına sebep olur. Yeruşalim’deki Romalı ve Yahudi liderler, eğer bu beden hala mezarda ise, öğrencilerin peygamberin ölümden dirildiğine dair halka açık diriliş hikayelerini durdurmak için neden bu kadar güçlü önlemler almak zorunda kalsınlar? Yahuda’nın bedeni (İsa Mesih’e benzeyen) hala mezarda olsaydı, yetkililerin bu bedeni herkese göstermeleri, (dirildiğini söyleyen) öğrencilerinin mesajlarını çürütmeleri için çok daha basit olurdu ve böylelikle onlara işkence etmeleri ve hatta öldürmeleri bile gerekmezdi. Bunu yapmamalarının nedeni, gösterilecek bir ceset olmamasıydı – mezar boştu.
Görsel örnekler olarak Kara Taş, Kabe ve Mekke ile Medine Camileri
MS 930’da (H. 318) Kara Taş (Hacerü’l-Esved) o dönemin Abbasi hükümdarlarına muhalefet eden Şii bir grup tarafından Mekke’deki Kabe’den çalındı ve çıkarıldı. Kabe’ye getirilmeden önce 23 yıl tutuldu. Kara Taş kaybolabilir.
Mescid-i Haram‘daki kalabalığa, Kara Taş’ın artık Kabe’nin Doğu köşesinde olmadığını ilan eden bir grup insanı hayal edin. Mesajları o kadar inandırıcıdır ki, camideki hacılar Kara Taş’ın gittiğine inanmaya başlarlar. İki Kutsal Caminin Muhafızları (Hâdimü’l-haremeyni’ş-şerîfeyn) böyle bir mesajla nasıl mücadele edebilir? Mesaj yanlışsa ve Kara Taş hala Kabe’deyse, Muhafızların bu mesajı durdurmasının en iyi yolu, Kara Taş’ın yüzyıllardır olduğu gibi hala Kabe’de olduğunu kamuoyuna göstermek olacaktır. O zaman bu fikir anında gözden düşer. Kara Taş’ın Mekke’deki camiye yakınlığı bunu mümkün kılıyor. Tersine, eğer bu fikri çürütmek için Muhafızlar Kara Taş’ı gösteremezlerse, bu, 318 H’de olduğu gibi Taşın gerçekten kaybolduğunu gösterir.
Ancak, bu grup Medine’deki Mescid-i Nebevi’de (Mescid-i Nebevî) Kara Taş’ın Mekke’deki (450 km uzaklıkta) Kabe’den çıkarıldığını duyuruyorsa, o zaman İki Kutsal Kabe’nin Muhafızları için durum daha zordur. Medine’deki insanlara çok uzaktaki Kara Taş’ı göstermek daha zor olduğu için bu İki Kutsal Caminin Muhafızları bu haberi çürütecektir.
Kutsal bir nesne incelenmek için yakın olduğunda, onunla ilgili iddiaları çürütmek veya doğrulamak kolaylaşır.
Diriliş mesajına karşı çıkan Yahudi liderler bunu bir bedenle yalanlamadı
Bu ilke Yeruşalim’deki Yahuda / İsa’nın bedeni için geçerlidir. (İsa’ya benzeyen) bedeninin bulunduğu mezar, İsa Mesih’in havarilerinin kalabalığa peygamberin ölümden dirildiğini haykırdıkları tapınaktan sadece birkaç metre uzaklıktaydı. Yahudi liderlerin bu diriliş mesajlarını sadece mezardaki (İsa’ya benzeyen) bedeni göstererek çürütmeleri kolay olurdu. Diriliş mesajının (hala mezarda bulunan bir beden ile çürütülmüş olan), delillerin herkes tarafından görülebildiği mezarın yakınında başladığı bir gerçektir. Yahudi liderler mesajlarını bir beden göstererek çürütmediklerine göre, gösterilecek bir beden yoktu.
Yeruşalim’deki diriliş mesajına binlerce kişi inandı
Bu sırada İsa Mesih’in Yeruşalim’deki fiziksel dirilişine inanan binlerce kişi oldu. Kalabalıkta Petrus’u dinleyenlerden biri olsaydınız, mesajının doğru olup olmadığını merak edip, en azından mezara gitmek için öğle yemeği molası vermez miydiniz ve hala bir beden olup olmadığını görmek için kendiniz bakmaz mıydınız? Yahuda’nın bedeni (İsa Mesih peygamber gibi görünen) hala mezarda olsaydı, hiç kimse öğrencilerin mesajına inanmazdı. Ancak tarih, Yeruşalim’den başlayarak binlerce takipçi kazandıklarını kaydeder. Peygamberinkine benzeyen bir beden hala Yeruşalim’de olsaydı bu imkansız olurdu. Yahuda’nın mezarda kalan bedeni saçmalığa yol açardı. Mantıklı olmazdı.
Yahuda’nın bedeni teorisi boş mezarı açıklayamaz.
Bu Yahuda’nın İsa Mesih’e benzetilip sonra çarmıha gerilerek onun yerine gömülmesi teorisindeki sorun, bu teorinin dolu bir mezar ile bitmesidir. Ancak öğrencilerin haftalar sonra, Pentikost günündeinfazla aynı şehirde peygamberin dirilişine dayanan bir hareket başlatabilmelerinin tek açıklaması, bu boş mezardır.
Sadece iki seçenek vardır; birincisi Yahuda’nın peygambere benzetilmiş olan bedeninin mezarın içinde kalması ve ikincisi de İsa Mesih’in dirilip, mezarın boş kalmasıdır. Mezarda kalan beden saçmalıklara yol açtığı için İsa Mesih, Romalıların elinde ölmüş ve açıkça belirtildiği gibi mezardan çıkmış bize yaşam armağanını sunmuş olmalıdır
Araştırmacı Cumming, bu soruyu daha ayrıntılı olarak inceleyerek, din adamları ve akademisyenlerin Sünni edebiyat yorumlarını gözden geçirir. ( researcher Cumming reviews Sunni literature)